“Uygulamalı derslerde öğrendiklerimi pratik sahada uyguluyorum”

Sektördeki gelişmeleri mezunlarımızdan dinlediğimiz “Mezun Röportajları” serimiz Bezm-i Alem Vakıf Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Kliniği’nde Biyomedikal Mühendisi olarak çalışan Elif Serra Ünal ile devam ediyor. Uygulamalı derslerin önemine değinen Ünal,  “FSM’de laboratuvar ortamında aldığım uygulamalı eğitimler, pratik sahada çok işime yarıyor. Devreyi açtığım zaman neyin ne olduğunu anlıyorum. Devre nasıl yapılır, nereden ölçüm alınır bunların hepsini pratikte yapabiliyorum” diyor.

Bezm-i Alem Vakıf Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Kliniği’nde çalışıyorum. Hastane ortamındayım ve pandemi döneminde riskli bir sektördeyim. Çok sıkı önlemler alarak çalışıyoruz. Klinikte herkes maske, mesafe, siperlik, eldiven ve özel kıyafetler kullanıyor. Çalışma saatlerimiz de önlemler doğrultusunda düzenleniyor. Her yerde dezenfektan kullanıyoruz, sürekli eldiven değiştiriyoruz.

“Pratik düşünüp, sorun çözmeniz gerekiyor”

Araştırma cihazları ve laboratuvarla ben ilgileniyorum. Bu sektörde çalışmak için en önce iletişiminizin iyi olması gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü hastanede ve üniversitede çalışıyorsunuz doktorlarla, öğrencilerle birebir iletişim halindesiniz. O cihazları doktorlar, teknikerler, teknisyenler ve öğrenciler kullandığı için çıkan arızaları size söylüyorlar. Sizin sorunu iyi analiz ederek cevap vermeniz gerekiyor. Hastane ortamında insanlar biraz daha sabırsız olabiliyor. Küçücük bir yanlış söylem, ters bir tepkiye sebep olabilir. Bu yüzden birinci öncelik iletişim. İkinci özellik olarak deneyim aranıyor. Ben şu an diş bölümündeyim. Burada da çok fazla deneyimli kişi olmadığı için, sizin çalışmanızı, öğrenmenizi, istekli olmanızı istiyorlar. Ben ilk iş görüşmesine gittiğimde işletme müdürümüz bana “Burada bir sıkıntı olduğunda çalışıp, çözebilecek misin? Kendinde bu yetkinliği görüyor musun?” demişti. Çelik gibi sinirlerinizin olması gerekiyor. Doktorlarla, öğrencilerle sürekli iletişim halindesiniz. Hiç beklemediğiniz şeylerle karşılaşabilirsiniz. Pratik düşünüp, çalışıp, çözüme kavuşturmanızı bekliyorlar. Düzenli olmanız gerek. Hangi cihaz size bırakıldı, hangi cihazı teslim ettiniz takip etmezseniz cihaz ortadan kaybolabilir ve bunun faturası size çıkabilir.

“Uygulamalı eğitimler, pratik sahada çok işime yarıyor”

Çalışmış olduğum birim biyomedikal olduğu için cihazlarla ilgileniyorum. Bu yüzden üniversitede laboratuvar ortamında aldığım uygulamalı eğitimler pratik sahada çok işime yarıyor. Devreyi açtığım zaman neyin ne olduğunu anlıyorum. Devre nasıl yapılır, nereden ölçüm alınır bunların hepsini pratikte yapabiliyorum. Onun haricinde mühendislikte sözlü yazılı iletişim, klinik mühendisliği gibi aldığım dersler çok önemliydi. Klinik mühendisliği dersinde özellikle bir hastanede işleyiş nasıldır, teknik şartname nasıl yazılır, bir biyomedikal mühendisinin görevleri nelerdir vs. hepsini çok iyi öğrendik. Aynı şekilde mühendislikte sözlü yazılı iletişim dersinde attığım mailler, yazılı iletişimimi de çok geliştirdi. Mezun olmamış arkadaşlarıma tavsiyem bu iki derse daha çok önem vermeleri.

Daha önce üniversitemde kısmi zamanlı olarak ALUTEAM’de çalıştım. Mezun olduktan sonra dört ay kadar da yardımcı personel olarak çalışmaya devam ettim. Ama kendi mesleğimde ilk iş deneyimim burası oldu. İşimi mezun olduktan sonra buldum. Ama mezun olmadan önceki evrede stajımı burada yapmıştım. Bu yüzden bildiğim bir yerdi ve beni tanıyorlardı. Kariyer Merkezi’nin katkılarıyla özgeçmiş oluşturdum. Eleme sürecinden sonra mülakata çağırıldım. Sırayla insan kaynakları, hastane yöneticisi ve diş hekimliği fakültesinin yöneticisiyle görüştüm. 

“Bana verilen her işi gocunmadan yaptım”

Zorunlu stajımı da burada yapmıştım. Zorunlu staj sonrasında biyomedikal departmanında gönüllü stajla yine burada kalmaya devam ettim. Oradakiler iş konusunda her şeyi yapabileceğime inanıyorlardı. Network oluşturduğumu düşünüyorum. İlişkilerimi hep iyi tuttum. Bana verilen her işi gocunmadan yaptım. Burada bulunduğum zamandaki staj sürem, referanslarım, ALUTEAM’de öğrendiklerim, üniversite sürecimde aldığım eğitimler, seminerler ile iş görüşmesinde yapılması gerekenleri yeterince öğrendim. Bunların hepsi bir bütün olarak işe yerleşmemde etkiliydi.

Üniversiteden mezun olduktan sonra dört ay kadar yardımcı personel olarak üniversitemde çalışıyordum. Fakat mezun olduğum bölümün işini yani mühendisliği yapmıyordum. Bu yüzden de kendimi sorguluyordum. Mühendis oldum ama elimde hiçbir şey yok gibi hissediyordum. İşe girince şunu fark ettim ki çevremdeki insanlara farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyorum. Hocamız Bahattin Karagözoğlu’nun “bir mühendisin amacı problem çözmektir” sözünü gerçekten iş hayatına girince mühendis olduğumda anladım. Yolun çok başındayım ama aldığım eğitimin bana çok şey kattığını düşünüyorum. 

“Stajınızı şirket stajıyla geçiştirmeyin, hastane stajını da deneyimleyin”

İlk stajımda hastanede çalışmak istememiştim ama firmada çalıştığımda anladım ki hastanedeki bu canlılık bu hareketle her an her şey öğrenebilirsiniz. Biyomedikal sektöründe herkes birbirini tanıyor. Siz hastanede bir sorun çıktığında herhangi bir hastaneyi arayıp bilgi alışverişi yapabiliyorsunuz. Öğrenci arkadaşlarıma bir diğer tavsiyem de hastane stajlarını yapmaları. Kesinlikle şirket stajı ile geçiştirmesinler. Hastane stajını da deneyimlesinler. Girebildikleri ameliyata girsinler, görebildikleri kadar cihaz kalibrasyonunu görsünler, kesinlikle birimde sorular sorsunlar, evrak işlerini detaylıca öğrensinler.

Ben üniversitemde yapılan her etkinliğe katıldım. Bulabildiğim her fırsattan sonuna kadar yararlandım. Küçük başlangıçlar çok değişik şeylere sebep olabiliyor. Hiç öngöremediğimiz tanışmışlıklar olabiliyor. Ben çok memnundum üniversitemden, iyi ki FSM mezunuyum. 

FSM de okumak biraz zordur. Diğer üniversitelerle karşılaştırdığımızda biraz daha butik bir üniversite olduğumuz için sizin dersinize gelen asistan hocamız da profesör hocamız da sizi birebir tanıyor. Üniversiteye girdiğinizde sanki arkadaş ortamına girmiş gibi her tarafta her mevkide selam vereceğiniz insanlar oluyor. Mezun olmamış arkadaşlarıma Erasmus programına katılmalarını da tavsiye ederim. Üniversitemiz bunların hepsine çok açık, her türlü imkanlarından yararlanabilirler.

“Mühendis cihazı açtığında sorunu tespit etmeli, o vidanın neden sağdan sola döndüğünü bilmeli”

İş hayatımda beni diğer üniversitelerden ayıran bir diğer özellik aldığım laboratuvar dersleri oldu çünkü her üniversitede böyle bir imkan yok, her şeyi görerek yapıyorsunuz. Mikro işlemci yapıyoruz, her türlü sensörü kullanıyoruz. Görüntü işleme dersleri özellikle sektörde çok fazla işimize yarayabilen dersler olduğu için kesinlikle alınmalı diye düşünüyorum. Biz sıkı bir eğitim aldık. Her hafta yazdığımız raporlar düzeni, iş takibini öğretti. Uygulamalı derslerde hastaneye gidiyor ve her hafta farklı bir cihaz görüyorduk. Cihazlar nasıl çalışır içindeki en ince ayrıntısına kadar yazıyorduk. Bunun yararını sektöre atıldığımda gördüm. FSM’nin avantajlarını fazlasıyla yaşıyorum.

Ben hem klinikte hem üniversite tarafında çalışıyorum. Hiçbir işten kaçmıyorum. Elime matkap alıp işimi de yapıyorum, “ben mühendisim” diyerek kenarda otursaydım bu işe devam edemeyebilirdim. “Bir kadın neden biyomedikal mühendisliği seçer?” veya “kadın tornavida kullanabilir mi?” gibi sorular duydum. Bir kadın olarak bunları yapabiliyorsanız, teknik işlere hakimseniz her zaman bir adım öne geçersiniz. Yeni mezun olduğunuzda “ben mühendisim, ben yapmam” derseniz hiçbir şey öğrenemezsiniz. Mühendis olduğunuzu bilin ama cihazı açmayı bilmelisiniz. Sektörde pişin ki, işi iyi öğrenin. Bir mühendis cihaz açıldığında problemin nereden kaynaklandığını, nasıl çözüleceğini, o vidanın neden sağdan sola döndürüldüğünü bilmeli. Mühendis demek sadece oturduğu yerden imza atmak ya da sadece dosya okumak değildir. Deneyim kazanmamız gerekiyor. Bir iş yerine girdiğimizde siz oranın personelisiniz ve herkesle eşitsiniz.